German
English
Turkish
French
Italian
Spanish
Russian
Indonesian
Urdu
Arabic
Persian

Kilise

I. Müslümanlar soruyor

 

  • Kilise ile ümmet arasındaki benzerlikler ve farklar nelerdir?
  • Hristiyan iman toplulukları ve kiliseler arasındaki ana farklar nelerdir?
  • Hristiyanların birliği konusunda çalışmalar var mıdır?
  • İnsan nasıl kilise üyesi olur? Vaftizin anlamı nedir?
  • Kilisenin yapısı nasıldır? Camilerin idare kuruluna benzer bir kurulu var mıdır?
  • Katolik kilisesinde Papanın rolü, yanılmazlığı (yanılmaz, masum= günahlardan korunmuşluk), kilisenin öğreti makamı ve Vatikan Devleti nasıl anlaşılmaktadır?

______________________________________________________________

  • (19) Vahhabiler; aziz ve evliyaların onurlandırılması, şiilerin imam konusundaki düşünceleri, felsefe ve tasavvufun monistik eğilimleri gibi Yaradan ile yaradılmışlar arasındaki her türlü aracılığı ısrarla reddeden Muhammed Ibn Abdul Vahhabın (1703-1793) öğretisinin taraftarlarıdır.
  • (20) Özel olarak aksi söylenmedikçe burada katolik sözcüğü Almanyada kilise dili olarak Roma-Katolik, Protestanlık (Lutherci, Reformasyon) ise İncili kiliseleri kastetmektedir.
  • (21) Kilise tarihinin ilk onyıllarında öncelikle yetişkinler vaftizle kiliseye kabul ediliyorlardı. İncil metinleri çocuk vaftizlerini belirtmiyor, ancak olanaksız da görmüyor (bkz. LTHK. 3. Baskı, C. V, S. 1448). Hristiyan ebeveynlerin çocuklarının daha bebek iken vaftiz edilmelerinin nedeni, ebeveynlerin çocuklarını imanda yetiştirebilecekleri, çocuğun daha sonra bilinçli olarak imanına tanıklık edip, yetişkin olarak kilise önünde sorumluluk alabileceği düşüncesidir. Bazı kiliseler yalnızca yetişkinleri vaftiz etmekte, çocuk vaftizinin İncile aykırı düştüğü düşüncesini savunmaktadırlar.
  • (22) Confessio Augustana, Sayı 7.
  • (23) Eğitimleri hakkında 27 nolu dipnota bakınız.
  • (24) Cemaat düzeyinde Cemaat Kilise Konseyi; Kilise bölgesi düzeyinde Bölge Ruhani Meclisi ve Ruhani Meclisler arasında Bölge Kilise Konseyi; Eyalet düzeyinde Eyalet Ruhani Meclisi ve Ruhani Meclisler arasında Kilise İdaresi; Ülke genelinde Almanya Protestan Kiliseleri (EKD) Ruhani Meclisi ve Ruhani Meclisler arasında EKD Yüksek Kurulu etkindir.
  • (25) Sayı 21: in communione hierarchica, ayrıca bkz. Sayı 8 ve 10.
  • (26) Arapça-islami masum ve isma terimleri bazen yanılmaz ve yanılmazlık olarak aktarılır. Ancak bu terimler daha çok korunmuş olmak düşüncesini vurgularlar ve daha çok günahlardan korunma anlamındadırlar. Bu peygamberler, ve şiilerde ayrıca imamlar için geçerlidir. Bu nedenle terim yanılmazlık tan çok günahsız olmak şeklinde anlaşılır.
  • (27) Rahip olarak bir cemaate gönderilmeden önce rahiplik okulunda ruhsal ve teolojik eğitim alır. Özel bir törenle episkoposça din adamlığına ya da rahipliğe kutsanmasından sonra aynı episkopos tarafından belli bir cemaate gönderilir. Temel olarak bir rahibin evli olmasına karşı olan kural yoktur. Ortadoğuda evli olan birçok rahip vardır ve ortodoks rahiplerin çoğu evli ve çocuk sahibidirler. Batıda, Latin Kilisesinde ise 7.yüzyıldan beri rahiplerin bekar kalmaları kilise kanunuyla şart koşulmuştur. Ancak bu şart değiştirilebilir, çünkü rahip ille de tarikat üyesi değildir. Tarikat üyelerinin çoğunluğunun aynı zamanda rahip olmasına karşın, rahip, tarikat üyesi din adamı ile karıştırılmamalıdır. Tarikat üyesi erkek ya da kadınlar, yaşamlarını özel bir şekilde tamamen Tanrıya adamaya çağrılı hristiyanlardır. Tarikat kutsaması tam ifadesini üç yeminde, yoksulluk (mal-mülk edinmeme), namusluluk (sürekli bekarlık) ve itaat yeminlerinde bulur. Tarikat üyeleri bir başrahip ya da başrahibenin idaresi altında topluluk (Konvent) halinde yaşarlar. Bazı tarikatlar tamamen ibadete yöneliktir. Bazıları özellikle gençlerin ruhsal ve/veya okul eğitimleriyle meşguldür, başka tarikatlar da tıbbi ya da genel sosyal yardım işleriyle meşguldür, vb. Belli bir yöredeki etkinlikleri hakkında, bölge episkoposunun otoritesine bağlıdırlar. Protestanlarda da kilisede çalışanlar teolojik eğitimlidirler, vaiz (pastör) erkek ve kadınlar ve kilise idarecileri yüksekokul eğitimlidirler. Cemaat düzeyinde çalışma ya da diğer kilise hizmetlerini üstlenmeleri genellikle dinsel atanmayı gerektirir.
  • (28) 4.yüzyıldaki İznik Konsili (İ.S. 325) Tanrıoğlunu Babanın yarattığı bir varlık olarak gören Ariyus ve Ariyusçuları reddetmiştir. Ariyusçu düşünce günümüzde, Üçlübirlik öğretisini reddeden Uniteryenlerde sürmektedir. 5.yüzyılda ise Efes Konsili (İ.S. 431), Mesihte iki şahsın mevcut olduğunu savunan Nestoryusu ve Nestoryusçuları reddetmiştir. Bazı Nestoryusçu gruplar Irakta ve İranda Asuri (Nasturi) adı altında yaşamaya devam etmişlerdir. Tarih içinde bunların çoğu Katolik Kilisesine katılmışlardır. Bunlar Keldaniler adını taşırlar. Yine 5.yüzyılda Kadıköy Konsili (İ.S. 451), Mesihte yalnız Tanrısal doğayı kabul eden Eutyches ve Monofizitleri (Tek doğacılık) reddetmiştir. Monofizitizm Mısırdaki Kopt kilisesi ve onun Etiyopyadaki kardeş kilisesince, ve Suriyedeki Yakubilerce Süryaniler temsil edilmektedir. Monofizitizmi reddedip, Kadıköy Konsili İnanç Bildirgesini kabul eden ve Bizans İmparatoruna (Sezar) sadık kalanlar Melkitler (Süryanice malkaya, yani Sezarın halkı sözcüğünden) olarak anılırlar. Günümüzde bu deyim, Antakya, Kudüs ve İskenderiye Patrikliğine dahil olan, ister ortodoks, ister Romaya bağlı Ünierteler olsun, Bizans ayin törenini sürdüren hristiyanları tanımlar. 11.yüzyılda Konstantinopel (İstanbul) Patriğinin otoritesi altındaki Doğu Kilisesi ile Romadaki Papa tarafından idare edilen Batı Kilisesi arasında büyük bir ayrılık doğdu. Bunu izleyen dönemde Doğu Kilisesi kendini ortodoks (doğru öğreti), Roma Kilisesi ise katolik (evrensel) olarak tanımladı. 16.yüzyılda Reformasyon Kiliseleri ortaya çıktı. Kalvinci ya da Reform Kilisesi John Calvine (1509-1564) dayanırken, Martin Lutherin (1483-1546) etkinlikleriyle Lutherci Kiliseler oluştu. İngilterede ise Kral VIII. Henry 1531 yılında Anglikan Kilisesini kurdu.
  • (29) Katolik sözcüğü burada Roma-Katolik ifadesinden daha geniş anlamdadır.
  • (30) Ayrıca Doğu Kiliselerinin her birinden bir grup imanlı yeniden Katolik Kilisesi ile birleşmiştir (Ünierte). Sonuç olarak hem ortodoks, hem de katolik Melkitler, ortodoks ve katolik Süryaniler vardır. Aynısı Koptlar, Nestoryenler ve Ermeniler için de geçerlidir. Buna karşın Marunilerin tamamı katoliktir.
  • (31) Konu sorularının bir kısmı konunun 3.bölümünde işlenmiş durumdadır.
  • (32) Dipnot 24e bakınız.
  • (33) Vatikanın zenginliği (Vatikan müzesinin sanat hazineleri düşünülerek) ve kudreti konusunda efsaneler üretilmiştir. Bunların bir bölümü Papalığın geçmişteki siyasi gücü dönemine dayanır. Günümüzde ise Vatikanın idaresi ve dünya çapında kilisece yapılan yardımlar için gerekli olan paranın hemen hemen tamamı tüm dünyadaki imanlıların bağışları ile karşılanmaktadır.
  • (34) Protestan Kilisesinde yanılmazlık Tanrı Sözüne özgüdür. Ruhani meclislerin ya da kilise idaresinin kararları bağlayıcı olabilir, ancak daima değiştirilebilmeleri de olanaklıdır.
  • (35) İcma sistemi ve ümmetin yanılmazlığı konusunda S. 73e bakınız.
  • (36) Bir hadise göre sünnet erkek çocukları için mecburi, kız çocukları için ise iyi olarak tanımlanır; başka bir geleneğe göre ise kızlarda klitorisin yalnız bir bölümünün sünnet edilmesi gerekir. Kızların sünnet edilmesi günümüzde de islami din bilginlerince şeriata uygun olarak gösterilir. Şu hadislere bakınız: İbni Hanbel S. 19794; Ebu Davud S. 4587; İbni Maca S. 600; Tırmizi S. 101. Kızların sünnet edilmesi, özellikle Afrikada hem müslümanlarca hem de müslüman olmayanlarca, daha fazla çocuk sahibi olmayı sağladığı düşüncesi ile uygulanmaktadır. Müslüman olmayan kesimler ve müslüman çevrelerin bir kısmında bu günümüzde reddedilmektedir. Kızlarda klitorisin sünnet edilmesi, erkek çocuklarının sünnetine göre çok daha temel bir şekilde duygusal yaşamı kısıtlamaktadır. Sünnetin uygulanışı, hijyenik kuralların ihmal edilmesi durumunda sağlık açısından büyük tehlike taşımaktadır. Almanyada da kızların sünnet edilmesi bir sorun teşkil etmektedir. Cezaya tabi bir suç olarak kovuşturulmaktadır.
  • (37) 2.Vatikan Konsilinin Ekümenizm hakkındaki bildirisi Sayı 6da vurgulanan ecclesia semper reformanda (Kilise devamlı reforme edilmek zorundadır) ilkesi Kilisenin başından beri bir özelliğiydi ve protestan kiliselerinin oluşumuna yolaçan reformasyon hareketinin ağırlıklı noktalarından biriydi.

Bize ulaşınız

J. Prof. Dr. T. Specker,
Prof. Dr. Christian W. Troll,

Kolleg Sankt Georgen
Offenbacher Landstr. 224
D-60599 Frankfurt
Mail: fragen[ät]antwortenanmuslime.com

Yazıcılar hakkında bilgi?